GENÇ OLMAK ZORUNDA KALMAK

Genç Olmak Zorunda Kalmak

            Günümüzde genç olmak, dışarıdan bakıldığında özgürlük gibi görünse de, aslında çoğu zaman görünmeyen yükleri sırtlamaktır. Hayatın en “enerjik” yıllarında olduğumuz söylenir. Oysa gençlik, çoğu zaman enerjiden çok yönsüzlük hissiyle geçer. Çünkü hem bugünü yaşamak, hem de geleceği planlamak zorunda bırakılırız.

            Gençler, çoğu zaman kendi seçimlerinden çok başkalarının beklentileriyle şekillenen bir yolun içinde bulurlar kendilerini. “Ne olacaksın?” sorusu küçük yaşlardan beri peşimizi bırakmaz. Oysa bu sorunun cevabı, çoğumuz için henüz net değildir. Kimse bir anda karar veremez, ne olmak istediğini... Hele ki dünya bu kadar belirsizken.

        Ekonomik sorunlar, eğitimdeki eşitsizlik, iş bulma kaygısı... Bunlar yalnızca büyüklerin değil, gençlerin de gerçekleri artık. Henüz tam olarak hayata atılmadan, hayatın yükünü omuzlamaya çalışıyoruz. Her şeyin daha “zor” olduğu bir çağda, umutlu kalmak da çaba gerektiriyor.

            Bunun yanında dijital dünya, gençler için bir yandan kaçış alanı, bir yandan baskı kaynağı. Sosyal medya, sürekli karşılaştırma yapan bir aynaya dönüşmüş durumda. Herkesin ne kadar “iyi” olduğunu görürken, kendi yetersizliklerini gizlemeye çalışmak da yıpratıcı bir hale geliyor.

            Tüm bunların ortasında, gençler kendilerini yalnız hissedebiliyor. Sadece anlaşılmak, yargılanmadan dinlenmek, bazen tek ihtiyaçları bu oluyor. Çünkü sorunlar konuşulmadığında küçülmüyor, sadece içe doğru büyüyor.

            Genç olmak güzeldir derler. Evet, olabilir. Ama günümüzde, genç kalmak bile bir mücadeleye dönüşmüş durumda. Düşünmeye, hissetmeye, yön bulmaya zaman tanınmadan sürekli bir yarışa sokulan gençler; bazen sadece nefes almak ister. Ne başarmak, ne öne çıkmak… Sadece bir süreliğine durmak, düşünmek, hissetmek ister.

            Bu da bir sorun değil aslında. Aksine, bir insanlık halidir.