Dışarıdan Görünmeyenler: Benim Açımdan Ben

            Kendimi bildim bileli bir şeyler çizerim. Daha okuma yazma bilmeden, kâğıt kalem geçti mi elime, hemen bir şeyler karalamaya başlardım. Ne çizdiğimi ben de bilmezdim bazen ama çizmeden de duramazdım. İlkokul birinci sınıfta Bilsemde resim dersi almaya başladım, ama aslında benim resim maceram çok daha önce başlamıştı.

            Çocukken genelde sessizdim. Kalabalıkların içinde kaybolan, kendi köşesinde oturan tiplerden. Çok duygusaldım, hemen her şeye üzülürdüm. Bazen bir laf, bazen küçücük bir olay bütün günümü etkilerdi. İlkokuldan ortaokul sonuna kadar hep böyle geçti. 1. sınıftan 8. sınıfa kadar aynı çizgide ilerledim diyebilirim: içine kapanık, duygusal bir çocuk.

            Ailemle genel olarak aram iyidir, bir küçük kız kardeşim var. Babamla kendimi bildim bileli çok yakınımdır; her şeyimi gidip ona anlatabilirim, her konuda konuşabilirim. Arkadaş çevresi konusunda da genelde çok rahattım, hiçbir sorun yaşamadım. Ama çok kalabalık çevreler genelde hoşuma gitmiyor, okulda ve ya başka yerlerde genelde takıldığım arkadaş gurupları var ama yakın gördüğüm ve gerçekten arkadaşım diyebileceğim çok az kişi var. Kendi isteğimle genelde kafamın çok uyuşmadığı insanlarla arama mesafe koyarım. Bence yalnız kalmamak için bir çok anlaşamadığım arkadaş edinmektense yanında iyi hissettiğim birkaç kişiyle takılmak daha doğru...

            Matematik hep ilgimi çekerdi. Sanki çözülmeyi bekleyen küçük bilmeceler gibiydi her soru. Sayılarla uğraşmak bana iyi gelirdi, kafamı dağıtırdı. Resimle kurduğum bağ neyse, matematikte de ona yakın bir şey vardı. Ama büyüdükçe ikisi yüzünden de çevrem bana çok büyük hayallerle bağlamaya başladı ve şimdi ikisini de zorunluluktan yapıyor gibi hissediyorum, tamamen olmasa da ilgimin çoğunu kaybettim. Bir dönem çok fazla kitap okuyordum özellikle tatillerde 250-300 sayfayı buluyordu ama şu an ona da pek vakit ayıramıyorum.

            Bunlar dışında çok sıradan bir hayatım var, çok fazla bahsedebileceğim durum yok. Liseye geçince işler biraz değişti. Şu an dokuzuncu sınıftayım ve artık eskiye göre çok daha açık biriyim. Bunu da büyük ölçüde arkadaş çevreme borçluyum. Yeni insanlarla tanıştıkça, içimde bir yerlerde bekleyen o daha konuşkan, daha kendini ifade edebilen halim çıkmaya başladı. Eskiden bir şey söylemeden önce on kere düşünürdüm, sesim titrerdi ve en sonunda susar kalır asla kendimi ifade edemezdim; şimdi de çok değişmedi aslında ama okulda ve ya arkadaşlarımlayken kendimi çok daha rahat hissediyorum. Bu bile ilerleme.

            Şu an hâlâ çiziyorum, hâlâ matematikle uğraşmayı seviyorum. Kendimi tam anlamıyla buldum diyemem ama artık kim olduğumu daha iyi anlıyorum. Her gün biraz daha tanıyorum kendimi...

Comments

Popular posts from this blog

LİSE ÖĞRENCİLERİNİN TERCİH VE GÖRÜŞLERİ ARAŞTIRILDI

Ankara Ziyareti

Soğukta Donmuş Eller Hayata Tutunmakta Zorluk Çeker